29 Nisan 2012 Pazar

25


“İdeal olanı elde etmek imkânsız madem, neden idealist olmakta ısrar ediyoruz?”

“Anlamadım” dedi Berk. Sekizlerin en akıllısı ve en sessizi dedikleri küçük dâhinin sesini ikinci defa duymuştum iki aydır çiftlikte olmama rağmen. Bir zamanların harika kemancısı, Berlin’de yüzyılın kemancısı olmaya aday diye övülen, 3 yıldır kemana elini sürmeyen Berk. Yazdığı ama asla şahsen okumadığı denemelerle sadece müzik konusunda dahi olmadığı, irfanının da çok yüksek olduğunu kanıtlayan bu çocuk ailesinin özel izniyle aramızdaydı ve o sıralarda henüz 18 yaşını doldurmamıştı. İnzivaya çekilen Berk'in aramızda olduğunu gazeteciler bile duymamıştı. İşte bu dahi, anlamadığını iddia ediyordu söylediğim bu basit cümleyi.

“Bir nesilden daha uzun süren hiçbir altın dönem yok. Başarılı olmuş hiçbir ütopya yok. İnsanlar tarafından kurulan her düzen bir süre sonra çürümeye başlıyor, yozlaşıyor. Herkesin hakkını korumak için yola çıkanlar mutlaka bir süre sonra birilerini feda etmeden çoğunluğun kurtarılamayacağını iddia etmeye başlıyor. Biri çıkıp diyor ki "insan hata yapmaz, sistem hata yapar" ve herkes mükemmel sistemler kurulabileceğine inanıyor - ama öyle bir sistem yok hâlâ ortada. Doğanın mükemmel bir sistem olduğunu iddia ediyorlar, ama doğa sadece kendi kendini dengeleyen bir sistem - mükemmel falan değil. Daha doğrusu insanların koyduğu standartlara göre hiç de mükemmel değil, güçlünün zayıfı ezdiği doğa kanunuyla yönetiliyor. Masumların canını yakıyor, depremlerle ve yanardağlarla yeryüzü şekilleri bile sürekli değişip duruyor. Bazı canlıların soyu tükeniyor, bazıları güçlenip duruyor. Doğanın tek becerdiği şey hayatta kalıp bir şekilde devam etmek. Bilmem aklımdakini anlatabildim mi? Biliyorum, alıntı yapmaya izin yok, ama şunu söylemem lazım; Aristo idealardan bahsetmiş, gerçekte var olmayan, teorik bir kavram üretmiş, ama bu kelimeyi icat edip ağzımıza sıçmasa daha iyi olacakmış. İdeal olan hiçbir şey yok, biz neden bir ideal düşünce sistemi arıyoruz?"

Lütfiye Abla sözümü kesti:

“Birincisi ‘ideaları’ icat eden Aristo değil Platon. İkincisi, biz burada ideal bir sistem aramıyoruz. Biz sadece olup biteni anlayıp ona uyum sağlamaya çalışıyoruz. Eğer doğa ve insan uyum sağlamaya ‘değmeyecek’ bir durumdaysa onu nasıl değiştireceğimizi bulmaya çalışıyoruz. Ama ideal kelimesi konusunda haklı olabileceğini kabul ediyorum, bence insanoğlunun yolunu saptıran fikirlerden biri bu olabilir. Olmayabilir de. Bunu tartışmak lazım.”

“Doğa," dedi Berk, bir an duraklayıp herkesin kendisini dinlediğinden emin oldu, “ideal değildir ama mantıklıdır. Neden-sonuç ilişkisine göre hareket eder. Lavlar çok gaz üretirse volkan patlar, aslan acıkırsa ava çıkar. İnsanlar mantıksız.”

“Mr. Spock gibi konuştun, hiç senden beklemezdim" diye dalga geçti Hakan Abi. "Ayrıca unutmamalısın ki insan da birçok parametreye göre karar veren, çok karmaşık bir sistemdir. Mantığını çözemediğin hareketlere veya kararlara mantıksız demek kolaycılık olur. İnsanların özgür olmadığını, insan denen sistemin özgür olmadığını iddia edenler olduğunu unutma."

Berk omuz silkti. Bu teoriyi tutmamıştı ve itiraz etmek için uğraşmayacaktı. İki gün sonra neden Hakan Abinin anlattığı şeye karşı olduğunu anlatan on sayfalık bir deneme döktürebilirdi belki; ama bu gece bu konuda konuşmayacaktı.

“İnsan özgür değil derken neyi kastediyorsun abi?” dedim ben dayanamayarak.

“Bazıları der ki, insanın karakterini, seçimlerini, dostlarını, düşmanlarını, özgürce yaptığını sandığı şeyleri çevre koşulları belirler. İnsan özgür falan değildir, bu yüzden mantıksız veya saçma davranma şansı da yoktur. Yaptığı her hareket açıklanabilir. Özgür olduğunu sandığında bile ya bir uyarana tepki veriyordur, ya bilinçaltındaki bir bilgiye tepki veriyordur. Yaklaşırken de, uzaklaşırken de kendi iradesiyle hareket etmez."

“Bu doğruysa bir robottan farkımız yok demektir” dedim ister istemez. Varılacak tek sonuç buydu.

“Doğruysa” diye tekrar etti Hakan Abi. "Ama bence doğru değil! Çünkü bu teori her şeyi açıklasa da sanatı açıklamıyor. Doğada sanat yoktur."

Tam tahmin ettiğim gibi Berk konuya tekrar odaklanmıştı. Demin alevleri izleyen gözleri yeniden bize dönmüştü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder