23 Ağustos 2016 Salı

Korkak

Ölümden korkup da sonunu sayan
Ölür gider yâr koynuna giremez
Karacaoğlan


Kimse korkakların hikâyesini anlatmaz size. Hikâyeleri ilginç olmadığından değil, herkesin hikâyesi doğru açıdan bakıldığından ilginçtir. Sonuca etki etmiyorlar desek, çoğu şeyin sonucunun korkaklar belirler aslında; itiraz etmezler, haklarını savunmazlar, birileri onları ezdiğinde sessiz kalırlar, kazık yediklerinde dudaklarını ısırırlar, kovalanınca kaçarlar, istediklerini almak için hamle etmeye cesaret edemezler. Bunların her biri bir karardır, bu kararların her birinin bir de sonucu olur. O yüzden birçok sonucu korkaklar belirler.

İlla kötü de değildir korkaklar, hatta kötü olsalar belki hikâyelerinin bir tadı, özelliği, özgünlüğü olur, yine de anlatılır. Korkaklar kendilerini iyi sayarlar genelde, öyle olduklarını düşünmekten hoşlanırlar; önlerine düşen kötülük fırsatlarını kullanmadıkları için iyi olduklarına inanmak kolaylarına gelir. Düşene bir tekme de onlar vurmamıştır, daha ne? Evet, iyilik yapmadık yeterince, derler sıkılarak, ama fırsat olmadı be kardeşim! Yoksa benim içimde kötülük yok, biliyorsun. Biliriz evet, içlerinde kötülük yapacak cesaret olmadığı gibi, iyilik yapacak cesaret de yoktur.

Korkakların hikâyesi anlatılmaz, çünkü onların hikâyesi yoktur, diyebilir bazıları. Böyle diyenlere ben de kolaycısınız ulan siz, derim ağız dolusu. Bir cüce, bir elf, bir bilmem ne bir araya gelip yola koyulunca onların hikâyesi anlatılır da o ilk gece buluştukları handaki hancının anlatacak bir şeyi olmaz olur mu? Nemeçek’in bir hikâyesi olur da o gün onlar Pal Sokağını savunmaya giderken camdan aval aval bakan oğlanın hikâyesi yok mudur? Her insan benzersizdir; başından geçenlerle, kalbinde sakladıklarıyla, gözüyle gördükleriyle.

Neden anlatılmaz korkakların başından geçenler? Buna daha sonra döneceğiz. Söz döneceğiz. Ben size bu arada kendi hikâyemi anlatayım. Benimkini anlatmak kolay, çünkü korkaklıktan bıktığım gün ile başlıyor benim anlatacaklarım.

Korkaklık sürekli bir karın ağrısıyla gezmektir, bilmeyen bilmez. Korkaklık bahane bulmakta, B planı yapmakta, kaçış rotası çizmekte, vazgeçmekte, susmakta ustalaşmak demektir. Yenilgilerle avunmak değil, yenilmek üzere maça bile çıkmamaktır. Maçı, oyunu, rekabeti, savaşı, ekonomiyi, aşkı küçümsemek, imrendiğini kendi kendine bile zor itiraf etmektir. Diğer insanların bir garip olduğunu, fazla cesur davrandığını, sonunu düşünmeden konuştuğunu görüp susmaktır. Bu döngüyü kırmak için bin kere plan yapıp, bin kere vazgeçmektir. Dikkat çekmeden, kimseye fazla değmeden, çıkıntılık yapmadan yaşamaktır.

Bazen de, ama sadece bazen, ender durumlarda, bundan gerçekten sıkılmaktır!