26 Ekim 2013 Cumartesi

87

"Pamukova'daki çiftliği duymayan kaldı mı bilmiyorum, hele de şu son sözüm ona bildirilerinden sonra. Tutarsızlıkları, saçmalıkları ve ilkelliği kutsamalarına rağmen onları eksantrik bulmakta zorlanmıyordum birkaç gün öncesine kadar, ülkemizin demokratik gelişimi sayesinde sesini duyurabilme fırsatı bulmuş farklı bir "renk" olarak görüyordum onları. Ama internet üzerinden yayınladıkları son bildiri hem ne kadar dengesiz hem de ne kadar tehlikeli olduklarını gözler önüne sermek için yeterli.

Onların borazanı olmaya niyetim yok, o yüzden size ne sitelerinin adresini vereceğim ne de metinlerinden uzun uzun alıntı yapacağım burada. Ama radyosu, televizyonu, telefonu olmayan bir komün kurup internetten millete akıl vermelerine, istedikleri gibi provokasyon yapmalarına da müsaade etmemek lazım!

Kendilerine izole bir hayat kurmak isteyen hastalıklı, marazlı insanların, uyumsuzların, hatta başarısızların, sapkınların dağ başına çekilmeleri hiç de yeni değildir insanlık tarihinde. Orman kanunundan kurtulup medeni kanunlar ihdas eden insanlığın ilerleyişine uyamayanlar, safralar her zaman olagelmiştir. 300-500 yıl önce olsa kılıçtan geçirilecek bu sapkınlar bugün baskı görmeden kendi arazisinde yaşayabiliyorsa, hatta düşüncelerini serbestçe açıklayabiliyorsa bunun sebebi o beğenmedikleri uygarlıktır. Yıkmaya çalıştıkları, kelimeleriyle saldırdıkları uygarlık.

Hayatını değiştirmek isteyenlere "daha az harcayın" diyorlar, "tasarruf edin". Bunu da yeni bir buluş gibi sunuyorlar. Oysa sermaye birikimi zaten serbest piyasa ekonomisinin temellerinden birisidir, kimse insanların tasarruf özgürlüğüne karşı çıkmaz.

Ama siz ortaya çıkıp da paranın bile var olmadığı bir düzen kurmaya çalışırken insanların kazandıkları parayı nasıl kullanacağına karışırsanız, bunu da mutluluk hayalinizi "satmak" için kullanırsanız birileri gelip size yakışan cevabı verir! Bugün ülkeyi 1930'lardaki gibi yönetmeye niyetlenenlerin muhalefetiyle uğraşırken şimdi de binlerce yıl geri gitmeye niyetlenen geri kafalılar mı çıktı başımıza?

 Paranın olmadığı, insanın insana üstün olmadığı, mülkiyetin ve zenginliğin olmadığı, işe yaramaz ve eski anarşist ideolojinizle, kimin kiminle ne yaptığı belli olmayan o çiftliğinizle, kulağa hoş gelen ama gerçek dünyada hiçbir karşılığı olmayan ham hayallerinizle bu ülkenin gelişmesine, sanayileşmesine, zenginleşmesine engel olarak mı mutlu edeceksiniz sizden bir umut bekleyen insanları? Üretmeyen, tüketmeyen, bir lokma bir hırka isteyerek yaşayan bir halkın fakirleşip güçsüzleşeceğini, sonunda da köleleşeceğini göremeyecek kadar körleştiniz mi dağ başlarında?

Emin olun ki dağa çıkıp ellerinde silahla devrim yapmaya niyetlenenler ile bu geri kafalılar arasındaki tek fark bu zavallıların eline silah almayı beceremeyecek kadar korkak ve beceriksiz olmasıdır. İlki bugün ovaya inecek kadar akıllanmış olsa da, ikincisi kendi kültünü yaratmak için elinden geleni yapmaktadır.
Onlara söylenecek tek bir şey var:


Alem Mersin'e giderken siz tersine gitmekte ısrar eder, kara propagandanıza devam ederseniz, gerçeklere gözünüzü kapatırsanız, Hammurabi olmaya çalışırken David Koresh'e dönüşürsünüz!"