"Ya tamam," diye sözünü
kesti Uğur, "ben zaten gecenin bir vakti Aydın'a giderken söylediğin iki
cümle için yolumdan dönecek değilim. Sen endişelenme. Hiç korkmuyorsun
başlatacağım şeyden, onu görüyorum. Oyuncağı elinden alınmış çocuğa acır gibi
acıyorsun bana şimdi. Acıma sakın. Ben günü geldiğinde sana acımam, emin
ol!"
"Çok film seyretmişsin sen."
"Ooo, hem de bir sürü. Tek başına
bir adamın herkesten intikam almak için yola çıktığı, ama aslında bir tane yozlaşmış
yöneticinin her şeyi bozduğunu öğrendiği, herifi vurup rahatladığı her filmi
seyrettim. İyilerin kazandığı bütün polisiye romanları okudum. Tüm ütopyaları
da okudum. Ama şunu gördüm; ütopyaların nasıl ortaya çıktığını iki sayfada
geçer tüm kitaplar. Senin yazdığın günlük bir gün kitap olursa yeni bir
dünyanın nasıl şekillendiğini adım adım anlatacak."
Çantasına gereken her şeyi dolduran
Bülent fermuarı çekip çantasını kapattı. Uğur'a bir şey demeden masasına gitti,
çekmeceyi açtı ama aradığını bulamadı.
"Ne arıyorum biliyor musun?
Cüzdanımı. Neredeyse bir yıldır kullanmamıştım. Bütün Türkiye'de bir yıldır cüzdanının
nerede olduğunu merak etmemiş 100 kişiden biriyim. Bu bile korkutuyor beni.
Çünkü seneye bunu diyecek 300 kişi olacak. On sene sonra kim bilir kaç kişi
olacak. Senin yapmayı düşündüğün şeyin yeni bir dalga başlatacağını sanmıyorum,
çünkü henüz erken. Kitlelere ulaşmamıza daha vakit var bence. Üstelik onlara
sunabileceğimiz bir hayal de yok ortada henüz. Bu yüzden senin planından
korkmuyorum, kusura bakma."
Kapı çalınınca ikisi birden gayrı
ihtiyari kapıya döndüler. Bülent "Girin" deyince içeri Burcu girdi.
"Topladın mı çantanı?" dedi
Burcu. Bülent başıyla onayladığında Uğur kapıya doğru yürüdü.
"Sizin konuşacaklarınız vardır,
ben kaçıyorum. Sabah bana uğramadan gitme, olur mu?" dedi.
Burcu Uğur'a bakıp:
"Seninle daha sonra konuşacağız!
Çok kızgınım sana!" dedi.
Bülent anlamaz gözlerle Uğur'a baktı,
Uğur ise cevap vermek yerine odadan hızla sıvışmayı tercih etti.
"Bu çakal," dedi Burcu tıslayarak,
"benim senden hoşlandığımı söyleyip seni kızdırıyormuş, ağzından kaçırdı
az evvel. Onu konuşmaya geldim."
"Uğur'un o dediğini hiçbir zaman
ciddiye almadım, ama böyle şeyleri şaka konusu yapmasına kızıyorum evet. Sen …"
"Hayır."
"Ben de öyle düşünmüştüm. Ama benden
gerçekten hoşlansaydın anlar mıydım onu da bilmiyorum. O konuda pek yetenekli
değilim. Çok açık işaretleri bile okuyamıyorum, ama var olmayan işaretleri
keşfedip yorumlamakta çok başarılıyım." Durdu: "Otursana yahu, madem
konuşacağız. Bir hışımla gelip geçmeyeceksin değil mi?"
"Yok," dedi Burcu, odadaki
tek iskemleyi çekip otururken. Bülent de yatağına oturdu, birbirlerine
baktılar.
"İşte onu diyecektim," dedi Burcu
zorla. "Öyle bir şey yok, gruba da sana yakın olmak için falan girmedim.
Kızmazsan bir şey diyeyim hatta," dedi ve yüzüne baktı Bülent'in, Bülent
eliyle 'buyur devam et' dercesine bir işaret yapınca devam etti: "seni hiç
fark etmemiştim ben. Adını bilmiyordum, yemekte falan da karşı karşıya
oturduysak hiç hatırlamıyorum. Yanlış anlama lütfen, çoğu kişinin farkında
değildim. Çok başka yerde kafam benim. Sırf Roninlere katılmamak için bir
tarlaya ve bir gruba girdim. Umarım sen de ..."
"Hayır. Benim de sana karşı gizli
duygularım yok. Olsa da böyle bir zorlamayla söylemezdim." Gülümsedi ama
Burcu hiç oralı değildi, espriye hiçbir tepki vermemişti. "Bu konuyu
açıklığa kavuşturduğumuza sevindim."
Burcu cevap vermedi, belli belirsiz
gülümsedi sadece.
"Neden güldün?" dedi Bülent.
"Film cümlesi gibiydi, o ne
öyle?! Açıklığa kavuşturduğumuza sevinmişmiş. Komik adamsın sen!"
"İyi anlamda umarım. Çay
getireyim mi sana? Odama misafir gelmişsin, hiçbir şey ikram etmedim
daha."
"Gerek yok," dedi Burcu,
"ama sen istiyorsan al çay. Ben de içerim. Senin odayı sevdim, benim oda
arkadaşım beni uyanık gördüğünde sürekli konuşuyor. O uyuyana kadar biraz
burada kalmak istiyorum mümkünse."
Bülent tereddüt etse de ayağa kalktı:
"Dur o zaman hemen mutfaktan kapıp geleyim çayları! Konuşuruz biraz."
Kapıyı açıp dışarı çıktığında koridorun
ucunda Uğur'u gördü. Yumruk yaptığı sol elinin başparmağıyla 'her şey yolunda'
olarak yorumlanabilecek bir işaret yapan ve sırıtan Uğur hemen uzaklaştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder