24 Temmuz 2012 Salı

72


Alev sessiz kalmıştı. Bir konudaki tartışmayı sonuna kadar sürdürmeyi adet haline getirmiş ve bunun için yeterli enerjiyi her zaman bulabilen biri olarak ellerini kaldırıp kayıtsız şartsız teslim olanlara nasıl davranacağını bilemiyordu, içindeki zehri henüz kusup çıkaramamış olsa da daha ileri gitmemesi gerektiğini biliyordu.

Oradakilere çok uzunmuş gibi gelen sessizliği Bülent bozdu:

"Yani ben gidip çantamı hazırlayayım mı?"

Alevi bile gülümseten bu kasıtlı saflık sonrasında biraz yumuşayan ortam sessizliğe pek hazır değildi, bunu fark eden Buket kendini ortaya attı:

"Sen git bakalım, bizi buralarda bırak git. Denize de girersin sen şimdi oraya kadar gitmişken!"

Aydın'da deniz olmadığını bilse de oyunu bozmadı Bülent:

"Girerim tabii, ama dönüşte sana en iyisinden incir getireceğim. Söz!"

* * *

Bülent odasına dönüp çantayı hazırlamaya başladığında Uğur hâlâ yanı başındaydı ve kanlı devrimi için ilk müridi kazanmaya, onu ikna etmeye çalışıyordu:

"Nesini beğenmedin sen bu planın, onu söyle!"

"Plan kağıt üzerinde çok güzel, eğer insanları bu dediğine ikna edip harcamaları %10 düşürebilsen başarılı da olursun. Sorun insanları harekete geçirmek. Birincisi harekete geçmek, rahat koltuklarından kalkmak, bilmedikleri bir maceraya dahil olmak istemiyor kimse. İkincisi artık sözlerin hiçbir anlam taşımadığı çağdayız; el kadar bebeler yüz yıl önce devrimleri ateşleyen cümleleri tweet atıyor, alnı secde görmemiş bir sürü kişi tasavvuf okuyup fayda umuyor. Yani lafla peynir gemisi yürümüyor artık!"

"İyi de sırf laf değil bunlar, bunu biz söyleyeceğiz. Türkiye topraklarında inşa edilmiş ütopyadan gelecek bu ses. Mektupları sen okuyorsun işte, bir sürü adam bize özeniyor demiyor musun?"

"Lütfiye ablayı dinlemedin mi sen?" diye çıkıştı Bülent. "Biz bir model değiliz, olamayız da. Burada akıl sağlığı yerinde tek bir kişi bile yok, dışarıdakiler bunu bilmiyor mu sanıyorsun? Burayı deliler için bir rehabilitasyon merkezi gibi görüyorlar aslında. Mektup yazanların çoğunun beyaz Türkler olduğunu fark etmedin mi? Beyaz Türklerin zamanı geçti çoktan. Onlar yönlendirmiyor toplumu, eğilim yaratmıyorlar. Faydadan çok zarar verirler."

"Arkadaş ne kadar negatifsin sen bugün, benim bile ümidimi yıkacaksın neredeyse?"

Bülent gri mi sarı mı olduğunu belli olmayan gömleği çantasına tıkıştırdıktan sonra durdu, Uğur'un yüzüne baktı:

"Sırf ben beğenmedim diye vazgeçersen döverim seni! Bir fikrin varsa üzerine git. Sana ümit vermek için söyleyebilecek tek bir şeyim var, haklı olduğuna inanan ve yolundan dönmeyen adam kadar tehlikelisi yoktur. Hele gerçekten haklı ise..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder