6 Ağustos 2012 Pazartesi

74


Bülent iki elinde birer çayla odaya girdiğinde Burcu ayaktaydı:

"Yahu sen yarın yola gideceksin, ben seni burada böyle oyalıyorum. Kusura bakma. Gideyim ben."

"Olur mu hiç," dedi Bülent, "zaten ben de biraz heyecanlıyım. Demin bir saat cüzdanımı aradım bulamadım, kim bilir nerede. Otur, biraz konuşalım, beni de sakinleştir."

Burcu yeniden iskemleye, Bülent de yatağın üzerine oturdular.

"Eee," dedi Bülent, "anlat bakalım. Senin hikâyen nedir? Moderatör olmadan önce ne yapıyordun?"

Burcu sırıttı:

"Televizyoncuydum desem inanacak mısın?"

"Yok, inanmam."

"Evet, değildim zaten. Fırınım vardı. Özel ekmekler, poğaçalar, kurabiyeler falan yapıyordum."

"Ne alaka? İçindeki doğal moderatörlük nereden çıktı?"

"Bilmem. Tertipli, düzenli, planlı biriydim ben. Çok sermayem olmadığından az stok tutabiliyordum, o yüzden de çok iyi hesaplamam gerekiyordu her şeyi. Elemanım yoktu, ekmek hamurunu ben bölerdim, tüm ekmekler eşit olsun diye çok uğraşırdım." Durdu. "Moderatörlüğüme niye taktınız siz böyle?"

"Değiştirme konuyu," diye dalga geçti Bülent. "Bir fırıncı neden delirir, onu anlat bana!"

"Delirmedim ben be ya, çocukluk hayalimi gerçekleştirince bir boşluğa düştüm sadece. O fırını canavar gibi işlettim, şube açmam için bir sürü teklif geliyordu sağdan soldan. Ben de bununla uğraşamayacağımı düşündüğüm için fırını nasıl yönettiğimle ilgili bir akış şeması yaptım geceleri oturup. 3 ay sonunda senin bile eline aldığında benim fırını işletmeni sağlayabilecek bir proses şeması, bir talimatname hazırladım. Senin bile diyorum, kızma, çünkü bence senin bu konuda deneyimin yok. Haksız mıyım?" Bülent başıyla onay verince devam etti. "Ondan sonra bana şube aç diyenlere siz açın dedim, 5 bin TL de isim hakkı aldım. Hammadde alımını da kendim yaptım, şubelere çok düşük kârla sattım. Ankara'nın en ünlü fırıncısı oldum. Sonra kendi fırınımı da bir işletmeciye devrettim, babam şirketin başına geçti, ben de buraya geldim."

"Hah, tam da onu soruyorum, fırını devredip buraya niye geldin?"

"Sen ne meraklı şeysin ya? Hakan abin sormadı bu kadar."

"Çayın yanında iyi gider dedim. İstemiyorsan anlatma elbette."

"Anlatmayacağım elbette. Ama genel bir cevap vereyim şu çaya teşekkür olarak; amacımı kaybettim. Hayatının bir amacı vardır ya insanın, o amacı şans eseri başarınca ne yapacağını bilemezsin. Fırıncılık sektöründe büyüyebilirdim, ürün yelpazesini genişletebilirdim falan filan ama bunlar bence başarı değil hırs olur ancak. Benim derdim çok para kazanmak değil, başarmaktı. O kadar yani. Boşluğa düşünce bir psikolog ile görüşmeye başladım, birkaç hastası buraya gelmiş. O önerdi. Ben de bir süreliğine geldim. Kendimi dinliyorum."

"Tüh yahu, ben de bir aşk hikâyesi bekledim. Buradakilerin çoğu aşk ateşiyle yanıp geliyorlar. Bazısı birine, bazısı bir fikre âşık oluyor."

"İşte şimdi kişisel alanıma giriyorsun. Bunu sevmiyorum."

"Özür dilerim. Niyetim kötü değildi."

"Biliyorum, kızmadım sana. Kızdığımda Uğur'a söylediğim gibi insanların yüzüne söylerim zart diye. Sana kızmıyorum. Kızamıyorum. Çocuksu bir yanın var. Şimdi sıra sende, anlat bakalım dışarı çıkma fikri seni niye heyecanlandırıyor? Korkuyor musun?"

"Korku denemez, ama alıştığım bir yerden, bir yaşama biçiminden ayrılmak huzursuz ediyor beni. Buraya gelirken çok pis korkmuştum bak, çünkü kafamdaki sesi bastırmak için sürekli bir ses bulurdum çevremde, gece radyo açık uyurdum mesela. Ama buraya geldim, buraya alıştım. Şimdi tekrar dışarı çıkmak biraz heyecanlandırıyor beni. Buradan çıkacağım, minibüsle Pamukova merkeze gideceğim, para vereceğim, para üstü alacağım, otobüse binip bir sürü manzara seyredeceğim. Bursa otogarda inip Aydın otobüsüne bineceğim. Birkaç saat de olsa normal biri olacağım. Bunu özlemiş olmaktan dolayı nefret ediyorum kendimden, topluma uymak isteyen içimdeki korkaktan nefret ediyorum. Ama yeni insanlar tanımak, yeni bir çiftlik görmek de eğlenceli olacak elbette. Burada yarım bıraktığım işlere takılacak aklım, Uğur'u kim dizginleyecek diye düşünüyorum bir yandan da. Karmakarışık aklım kısacası, ama genel olarak mutlu ve heyecanlıyım!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder