"Özür dilenecek bir şey yok, bu
kadar büyütülecek bir mesele değildi. Alev'in tutumu bence…"
"Ben zaten Bülent'i seçtiğim için
değil, Alev'i buraya davet ettiğim için özür diliyorum" dedi Hakan.
"Tam da teşhis ettiğin gibi burayı bazen bir model olarak
düşünüyorum."
"Sana bir sır vereyim mi?"
dedi Lütfiye sesini alçaltarak. "Bazen ben de aynısını düşünüyorum. Eğer
bu ülkenin topraklarında huzurlu ve onurlu yaşamanın yolunu bulmuşsak bunu
neden bir model haline getirmeyelim? Ama bunu şimdiye kadar sana bile
söylemedim, sadece bazen Hasan ile konuştuk. Bizim neslimiz gaza gelip bir
şeylere başlamayı, sonra da eline yüzüne bulaştırmayı çok iyi bilir. O yüzden
ümitlerimi seslendirmeye hiç cesaret edemedim. Ben istiyorum ki burası bir
model olacaksa bile bizim ittirmemizle olmasın, doğal olarak gelişsin, başka
sesler ve başka fikirler eklensin ve bizim başlattığımız şey sağlıklı biçimde,
uzun zaman içinde bambaşka bir umuda dönüşsün. Öyle ki, biz bile görünce
tanıyamayalım!"
"Anladım dersem yalan olur,"
diye itiraf etti Hakan. "Şu tepedekilere baktığımızda bile aynı şeyi
gördüğümüzden emin değilim."
"Ben yoğurdu üflemeden yemek
istemeyenlerdenim, sen yoğurdun etrafına sarılan battaniyeyi zamanından önce
açıp mayalanıp mayalanmadığına bakanlardansın. Ben o tepedeki başıboş çocuklara
baktığımda kaosu görüp endişeleniyorum, zamanlarını kötü kullandıklarını
düşünüp kızıyorum; sen onların potansiyelini görüyorsun, özgürce düşünmeyi
öğrenip çok büyük aşama kaydedeceklerini düşünüyorsun. Ama çok ilginç biçimde 'eylem
adamı' olan Alev bende nefret uyandırıyor, sende ise hayranlık. Bu gece ondan
neden nefret ettiğimi, daha kötüsü onu neden küçümsediğimi sen de gördün."
"Gördüm, evet. Ama neden böyle
davrandığını anlamadım."
"Bu patolojiyi çok yakından
tanıyorum ben. Alev benim gördüğüm kadarıyla tam bir anti-pragmatist. Amaç
aracı haklı çıkarır diyen pragmatistlerden o kadar nefret eder ki Alev gibiler,
aracı kutsarlar. Onlar için araç amacı haklı çıkarır. Demokrasiye inanırsa demokrasinin
mükemmel işlemesi için bir Alaman-caponu gibi çalışır. Sonuçta ne olacağını
düşünmez, umursamaz. Yöntemsever diyebiliriz onun gibilere. Komünistlerin içinde
de, faşistlerin içinde de vardır böylesi. Sisteme taparlar. Oysa amacın da
aracın da haklı olması gerektiğine inanıyoruz biz, en azından ben inanıyorum. Bir
yöntemsever faydalıdır, teraziyi dengelerler, ama bu onu sevmemizi gerektirmez."
"Canımı sıkan haklı olması"
dedi Hakan neden sonra. İkisi de ateşi seyrediyor, birbirlerine bakmıyorlardı. "Başka
biri yapsa ben de karşı çıkardım. Bu kadar sert olmazdı belki tepkim, ama tepki
gösterirdim."
"Ya boşver onu, sen şu Roninler
konusunda ne yapacağımızı düşün. Alev'i değiştiremeyiz, ama şu tepedekilerin en
büyüğü 25 yaşında. Onlarda bir şansımız olabilir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder