“Ya deli mi sikti seni, git başımdan!”
diye parladı Burcu, “Yok öyle bir şey!”
Burcu Uğur’un kolunu bırakıp
yürüyenlerin peşine takıldı, bir yandan da kendi kendine söylenmeye devam
ediyordu. Uğur tam olarak neler söylediğini duyamasa da konuyu uzatmadı; ikisi
beraber yemekhaneye doğru koşar adım ilerlediler.
Yemekhaneye varmadan diğerlerine
ulaşmışlardı bile. Uğur yine Bülent’e yanaştı:
“İster misin yollamasınlar seni bu
kargaşa yüzünden?”
“Yok,” dedi Bülent, “Bahadır abiye söz
verdiler, onun iptal edileceğini sanmam. Ama bundan sonrası için bir karar
çıkar belki.”
“Alev pek memnun değil Hakan’ın
iktidarından” diye diretti Uğur. “Her ne kadar emir vermese de bütün bilgiler
ve bütün ipler onun elinde, bu da onu güçlendiriyor."
Bülent cevap bile vermedi, ikisi yemekhane
kapısından içeri girdiklerinde Uğur da son bir cümle söyleyip konuşmayı kesti: “Ben
planımı hazırladım, konuşuruz.”
Yemekhaneye girdiklerinde ahalinin
içeride olduğunu ama fırtınanın geçtiğini gördüler. Her masada insanlar küçük
gruplar halinde ve kısık sesle konuşuyorlardı, Alev ortada yoktu, Hakan ortada yoktu,
Lütfiye de ortada yoktu. Uğur dayanamayıp en yakın masada oturan Hasan’a sordu:
“Abi ne oldu, demin kan gövdeyi
götürüyordu?”
“Lütfiye ikisini alıp kulübeye götürdü,
demin gelen Roninler de takıldı peşlerine. Sen nereye kayboldun?”
“Komplocuları alıp geldim işte abi,
belki Bülent de bir şeyler demek ister dedim.”
“Neyse artık, yapacak bir şey yok.
Millet dağılır birazdan, çok sıcak burası. Geri gelseler bile o deminki heyecanı
bulamazlar."
“Yani ben gidecek miyim, gitmeyecek
miyim? Bavulumu hazırlayayım mı?” diye lafa girdi Bülent.
“Turneye mi gidiyorsun yahu, alt
tarafı bir sırt çantası. Sabah yaparsın işte. Acele etme,” dedi Hasan. Sonra
karşısında oturan Gülay’a dönüp onunla konuşmaya başladı. İkisi gensorunun
genel sorunun kısaltması olup olmadığı konusundaki yarı şaka yarı ciddi devam
ederken Uğur sadece kendilerinin ayakta olduğunu fark etti. Diğer masalar
onlara bakmaya başladığında komplocular yavaştan yemekhaneden çıkmaya
başladılar.
Bülent de Uğur’un koluna girip onu dışarı
çıkardı ve kulübeye doğru yürümeye başladı.
“Gel gidip kulübede bulalım şunları,
benim de kafam karıştı. Gidecek miyim, gitmeyecek miyim, masum muyum suçlu
muyum öğrenelim!”
Yüzü gülen Uğur:
“Hadi gidelim,” dedi. “Ben de sana
planımı anlatayım. Plan değil de sonunda beklediğim ilham geldi. Bir fikir
geldi aklıma!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder