21 Temmuz 2012 Cumartesi

69


“Ya deli mi sikti seni, git başımdan!” diye parladı Burcu, “Yok öyle bir şey!”

Burcu Uğur’un kolunu bırakıp yürüyenlerin peşine takıldı, bir yandan da kendi kendine söylenmeye devam ediyordu. Uğur tam olarak neler söylediğini duyamasa da konuyu uzatmadı; ikisi beraber yemekhaneye doğru koşar adım ilerlediler.

Yemekhaneye varmadan diğerlerine ulaşmışlardı bile. Uğur yine Bülent’e yanaştı:

“İster misin yollamasınlar seni bu kargaşa yüzünden?”

“Yok,” dedi Bülent, “Bahadır abiye söz verdiler, onun iptal edileceğini sanmam. Ama bundan sonrası için bir karar çıkar belki.”

“Alev pek memnun değil Hakan’ın iktidarından” diye diretti Uğur. “Her ne kadar emir vermese de bütün bilgiler ve bütün ipler onun elinde, bu da onu güçlendiriyor."

Bülent cevap bile vermedi, ikisi yemekhane kapısından içeri girdiklerinde Uğur da son bir cümle söyleyip konuşmayı kesti: “Ben planımı hazırladım, konuşuruz.”

Yemekhaneye girdiklerinde ahalinin içeride olduğunu ama fırtınanın geçtiğini gördüler. Her masada insanlar küçük gruplar halinde ve kısık sesle konuşuyorlardı, Alev ortada yoktu, Hakan ortada yoktu, Lütfiye de ortada yoktu. Uğur dayanamayıp en yakın masada oturan Hasan’a sordu:

“Abi ne oldu, demin kan gövdeyi götürüyordu?”

“Lütfiye ikisini alıp kulübeye götürdü, demin gelen Roninler de takıldı peşlerine. Sen nereye kayboldun?”

“Komplocuları alıp geldim işte abi, belki Bülent de bir şeyler demek ister dedim.”

“Neyse artık, yapacak bir şey yok. Millet dağılır birazdan, çok sıcak burası. Geri gelseler bile o deminki heyecanı bulamazlar."

“Yani ben gidecek miyim, gitmeyecek miyim? Bavulumu hazırlayayım mı?” diye lafa girdi Bülent.

“Turneye mi gidiyorsun yahu, alt tarafı bir sırt çantası. Sabah yaparsın işte. Acele etme,” dedi Hasan. Sonra karşısında oturan Gülay’a dönüp onunla konuşmaya başladı. İkisi gensorunun genel sorunun kısaltması olup olmadığı konusundaki yarı şaka yarı ciddi devam ederken Uğur sadece kendilerinin ayakta olduğunu fark etti. Diğer masalar onlara bakmaya başladığında komplocular yavaştan yemekhaneden çıkmaya başladılar.

Bülent de Uğur’un koluna girip onu dışarı çıkardı ve kulübeye doğru yürümeye başladı.

“Gel gidip kulübede bulalım şunları, benim de kafam karıştı. Gidecek miyim, gitmeyecek miyim, masum muyum suçlu muyum öğrenelim!”

Yüzü gülen Uğur:

“Hadi gidelim,” dedi. “Ben de sana planımı anlatayım. Plan değil de sonunda beklediğim ilham geldi. Bir fikir geldi aklıma!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder