8 Temmuz 2012 Pazar

64


Hakan orman benzetmesini beğendiğini, ancak öncelikle çiftliğin yapacağı bir devrimden çok genel olarak 21. Yüzyılda yapılacak ve idealist bir devrimin teorisinin tartışıldığını hatırlatmak istediğini söyledi. Kendi düşüncesine göre sosyal medya üzerinden birbirini etkileyen kişilerin birlikte hareket edebileceğini, ancak bunun gerçek ve kapsamlı bir devrime neden olmayacağını belirtti. Böylesi bir hareket ile değişim sağlanabileceğini kabul ettiğini söyledi.

Hilal bu durumda devrimde ısrar etmenin sebebini sordu. Eğer kalabalıkların hep birlikte değişimler yapması mümkünse devrim neden gerekli olsun sorusunun önümüzdeki toplantıda tartışılmasına karar verildi.

Esra bir sonraki toplantıda zabıt kâtipliğini üstlenemeyeceğini söyledi, katibin tartışmalara katılamamasından şikayet etti.

* * *

TOPLANTI TUTANAĞI - 69

Tarih: XX.XX.XXXX

Saat: 21.00

Grup: Felsefe

Katılımcılar: Lütfiye (ZK), Hasan, Gülhan, Göktuğ, Zeynep, Muammer, Mehmet (B), Akın

Genel tutanak notları: 2012 itibarıyla tüm toplantıların sesli kaydı alınmaktadır, bu nedenle yazılı tutanaklar artık sadece özet mahiyetinde ve bilgilere kolay erişim sağlama amaçlıdır. Konuşmacıların tüm sözleri kayda geçirilmez, zabıt kâtibinin uygun gördüğü biçimde özetlenir. Tutanak tüm katılımcılar tarafından okunup onaylandıktan sonra nihai halini alır. Katılımcıların notları ve itirazları metnin sonuna eklenir veya metnin içine parantez içinde yazılır.

İçerik: Fatma bugün kendini kötü hissettiği için toplantıya gelmedi. Umarım son toplantıdaki tartışmalar yüzünden kızgın değildir. Bugün nedense uzun zamandır konuşmadığımız insanın diğer insanlara karşı görevleri konusuna döndük. Sanırım Roninlerin ortalıkta dolaşması nedeniyle, emin değilim. Akın kişinin topluma karşı tek görevinin onlardan uzak durmak olduğunu söyledi, seçmediği bir ortamda doğan ve seçmediği bir uygarlığın kurallarına göre eğitilip bir bilinç sahibi yapılan kişinin topluma bir borcu olmadığından emin kendisi.

Göktuğ’un “ilk soru nedir?” konusuna dönme talebinin eğer bir öneri sorusu yoksa reddedileceği söylendi, o da şimdilik olmadığını söyledi. Ama aklında bir soruyu evirip çevirdiğini (ne demekse) ve kesinleştirdiği zaman hemen söylemek istediğini söyledi, bu isteği kabul edildi.

Hasan konuya dönerek insanın ‘insan’ olmasını topluma borçlu olduğunu söyledi; istemese de kendisini oluşturan toplumla kuvvetli bağlara sahip olduğunu ve bunu yok sayarsa ahlaken yanlış yapacağını söyledi.

Ben “kendisini oluşturan toplum” lafına itiraz ederek yeni bir din, bir dogma mı yaratmak istediğini sordum. Çok kızdı, insan bilinci denen şeyin kelimelerden oluştuğunu, kelimelerin ise iletişim tarafından oluşturulduğunu söyledi. Ona göre toplumla insan arasındaki ilişkiyi reddedemezdik, bu bir dogma değil bir olguydu.

Olgular konusuna girmekte ısrar ederse onu derin sulara çekeceğimi söyleyerek tehdit ettim, konu uzamadı. 'Olgu' kelimesinin tartışmaları kesmek için sihirli kelime olarak kullanılmasından sıkıldığımı söyledim, ancak haklı olduğunu kabul ettim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder