Hakan orman benzetmesini beğendiğini,
ancak öncelikle çiftliğin yapacağı bir devrimden çok genel olarak 21. Yüzyılda
yapılacak ve idealist bir devrimin teorisinin tartışıldığını hatırlatmak
istediğini söyledi. Kendi düşüncesine göre sosyal medya üzerinden birbirini
etkileyen kişilerin birlikte hareket edebileceğini, ancak bunun gerçek ve
kapsamlı bir devrime neden olmayacağını belirtti. Böylesi bir hareket ile
değişim sağlanabileceğini kabul ettiğini söyledi.
Hilal bu durumda devrimde ısrar
etmenin sebebini sordu. Eğer kalabalıkların hep birlikte değişimler yapması
mümkünse devrim neden gerekli olsun sorusunun önümüzdeki toplantıda
tartışılmasına karar verildi.
Esra bir sonraki toplantıda zabıt kâtipliğini
üstlenemeyeceğini söyledi, katibin tartışmalara katılamamasından şikayet etti.
* * *
TOPLANTI TUTANAĞI - 69
Tarih:
XX.XX.XXXX
Saat: 21.00
Grup: Felsefe
Katılımcılar: Lütfiye
(ZK), Hasan, Gülhan, Göktuğ, Zeynep, Muammer, Mehmet (B), Akın
Genel
tutanak notları: 2012 itibarıyla tüm toplantıların sesli kaydı
alınmaktadır, bu nedenle yazılı tutanaklar artık sadece özet mahiyetinde ve
bilgilere kolay erişim sağlama amaçlıdır. Konuşmacıların tüm sözleri kayda
geçirilmez, zabıt kâtibinin uygun gördüğü biçimde özetlenir. Tutanak tüm
katılımcılar tarafından okunup onaylandıktan sonra nihai halini alır.
Katılımcıların notları ve itirazları metnin sonuna eklenir veya metnin içine
parantez içinde yazılır.
İçerik:
Fatma
bugün kendini kötü hissettiği için toplantıya gelmedi. Umarım son toplantıdaki
tartışmalar yüzünden kızgın değildir. Bugün nedense uzun zamandır
konuşmadığımız insanın diğer insanlara karşı görevleri konusuna döndük. Sanırım
Roninlerin ortalıkta dolaşması nedeniyle, emin değilim. Akın kişinin topluma
karşı tek görevinin onlardan uzak durmak olduğunu söyledi, seçmediği bir
ortamda doğan ve seçmediği bir uygarlığın kurallarına göre eğitilip bir bilinç
sahibi yapılan kişinin topluma bir borcu olmadığından emin kendisi.
Göktuğ’un “ilk soru nedir?” konusuna
dönme talebinin eğer bir öneri sorusu yoksa reddedileceği söylendi, o da
şimdilik olmadığını söyledi. Ama aklında bir soruyu evirip çevirdiğini (ne
demekse) ve kesinleştirdiği zaman hemen söylemek istediğini söyledi, bu isteği
kabul edildi.
Hasan konuya dönerek insanın ‘insan’
olmasını topluma borçlu olduğunu söyledi; istemese de kendisini oluşturan
toplumla kuvvetli bağlara sahip olduğunu ve bunu yok sayarsa ahlaken yanlış
yapacağını söyledi.
Ben “kendisini oluşturan toplum” lafına
itiraz ederek yeni bir din, bir dogma mı yaratmak istediğini sordum. Çok kızdı,
insan bilinci denen şeyin kelimelerden oluştuğunu, kelimelerin ise iletişim
tarafından oluşturulduğunu söyledi. Ona göre toplumla insan arasındaki ilişkiyi
reddedemezdik, bu bir dogma değil bir olguydu.
Olgular konusuna girmekte ısrar ederse
onu derin sulara çekeceğimi söyleyerek tehdit ettim, konu uzamadı. 'Olgu'
kelimesinin tartışmaları kesmek için sihirli kelime olarak kullanılmasından
sıkıldığımı söyledim, ancak haklı olduğunu kabul ettim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder