Alev sessiz kalmıştı. Bir konudaki
tartışmayı sonuna kadar sürdürmeyi adet haline getirmiş ve bunun için yeterli
enerjiyi her zaman bulabilen biri olarak ellerini kaldırıp kayıtsız şartsız
teslim olanlara nasıl davranacağını bilemiyordu, içindeki zehri henüz kusup
çıkaramamış olsa da daha ileri gitmemesi gerektiğini biliyordu.
Oradakilere çok uzunmuş gibi gelen
sessizliği Bülent bozdu:
"Yani ben gidip çantamı
hazırlayayım mı?"
Alevi bile gülümseten bu kasıtlı
saflık sonrasında biraz yumuşayan ortam sessizliğe pek hazır değildi, bunu fark
eden Buket kendini ortaya attı:
"Sen git bakalım, bizi buralarda
bırak git. Denize de girersin sen şimdi oraya kadar gitmişken!"
Aydın'da deniz olmadığını bilse de
oyunu bozmadı Bülent:
"Girerim tabii, ama dönüşte sana
en iyisinden incir getireceğim. Söz!"
* * *
Bülent odasına dönüp çantayı hazırlamaya
başladığında Uğur hâlâ yanı başındaydı ve kanlı devrimi için ilk müridi
kazanmaya, onu ikna etmeye çalışıyordu:
"Nesini beğenmedin sen bu planın,
onu söyle!"
"Plan kağıt üzerinde çok güzel,
eğer insanları bu dediğine ikna edip harcamaları %10 düşürebilsen başarılı da
olursun. Sorun insanları harekete geçirmek. Birincisi harekete geçmek, rahat
koltuklarından kalkmak, bilmedikleri bir maceraya dahil olmak istemiyor kimse.
İkincisi artık sözlerin hiçbir anlam taşımadığı çağdayız; el kadar bebeler yüz
yıl önce devrimleri ateşleyen cümleleri tweet atıyor, alnı secde görmemiş bir
sürü kişi tasavvuf okuyup fayda umuyor. Yani lafla peynir gemisi yürümüyor
artık!"
"İyi de sırf laf değil bunlar,
bunu biz söyleyeceğiz. Türkiye topraklarında inşa edilmiş ütopyadan gelecek bu
ses. Mektupları sen okuyorsun işte, bir sürü adam bize özeniyor demiyor
musun?"
"Lütfiye ablayı dinlemedin mi
sen?" diye çıkıştı Bülent. "Biz bir model değiliz, olamayız da.
Burada akıl sağlığı yerinde tek bir kişi bile yok, dışarıdakiler bunu bilmiyor
mu sanıyorsun? Burayı deliler için bir rehabilitasyon merkezi gibi görüyorlar
aslında. Mektup yazanların çoğunun beyaz Türkler olduğunu fark etmedin mi? Beyaz
Türklerin zamanı geçti çoktan. Onlar yönlendirmiyor toplumu, eğilim yaratmıyorlar.
Faydadan çok zarar verirler."
"Arkadaş ne kadar negatifsin sen
bugün, benim bile ümidimi yıkacaksın neredeyse?"
Bülent gri mi sarı mı olduğunu belli
olmayan gömleği çantasına tıkıştırdıktan sonra durdu, Uğur'un yüzüne baktı:
"Sırf ben beğenmedim diye vazgeçersen
döverim seni! Bir fikrin varsa üzerine git. Sana ümit vermek için söyleyebilecek
tek bir şeyim var, haklı olduğuna inanan ve yolundan dönmeyen adam kadar tehlikelisi
yoktur. Hele gerçekten haklı ise..."