28 Mayıs 2012 Pazartesi

36


İşin sıkıcı yönü şu, üç gün önce yaptığımız toplantıda tüm bu çiftliklerin birbirine nasıl bağlı olacağını konuştuğumuzda Osman Abi tüm arazilerin vakfa kiralanmasını ve vakfın bir tür şemsiye oluşturmasını önerdi ve bu fikir kabul gördü. Her üç çiftlik de aynı manifestoyu benimsemiş olsa da farklı hukuki yapılara sahip olması birleşip güçlenmemizi engelleyebilirdi, kardeşliğimizin altını belirgin biçimde çizmek en doğrusu olacaktı. Ancak arazileri vakıf satın alırsa bin türlü söylenti çıkabilirdi, o yüzden en iyisi mülkiyetin asıl sahiplerde kalmasıydı. Ancak bu karar bir sürü sıkıcı bürokratik işlemi de gerektiriyor ve ben diğer kampları görmeyi çok istesem de vakıflarla ilgili kanunları bilen avukatlarla toplantılara girmeye, noterlere gitmeye, tarımı çok iyi bilse de çok sayıda insanla ve devletle baş etmeye hiç alışık olmayan Bahadır'a bu konularda yardım etmeye pek istekli değilim. Üstelik Sevda da gitmek isteyip istemediğine dair hiç renk vermiyor.

Burada, Pamukova’da işlerin çoktan yoluna girmiş olduğunu düşünebilirsiniz, benim boşuna telaşlandığımı veya kendime gereğinden büyük bir önem atfettiğimi de. Haklı da olabilirsiniz. Ancak benim gibi içinde bir anne taşıyan adamlar çocukların sırtına havlu koymadan duramazlar, oraya gitseler burayı, burada kalsalar orayı düşünüp endişe etmeden duramazlar. Şu anda çiftliğimizde ciddi bir sorun olmasa da kontrolümüzdeki toprakların tümünün işlenmesi veya köylüye kiralanması gerekiyor, ‘düşünmeyi’ öğrensinler diye olabildiğince serbest bıraktığımız tartışma gruplarının bu dağınık halinin biraz disipline ihtiyacı var ve en önemlisi tembellerle ve kavgacılarla başa çıkmak gerekiyor.

Bazen her hafta başka konuları tartışmak için bir araya gelseler de Roninler dışında kalan yaklaşık 85 kişi kendi tartışma gruplarını iyice benimsemiş gibi görünüyor. Temel başlıkların oluşmaya başlaması beni sevindirse de hiçbir grup ciddi ilerleme raporları gönderemiyor son iki aydır; raporları mı savsaklıyorlar yoksa kendi konularında ilerlemeyi mi beceremiyorlar bilmiyorum.

Grup No.
Grup Adı
Kişi
Güncel Soru/Konu
1
Temel Felsefe
9
Yeni, güncel, dünyayı açıklayan bir felsefe oluşturulabilir mi?
2
Ekonomi 101
12
Mal ve hizmetin değiş-tokuş değeri nasıl hesaplanmalı? Paranın karşılığı nedir?
3
İsteyin-Çalalım
9
Dışarıdan gelen istekler
4
Devrimciler
12
İdealistler devrim yapabilir mi?
5
Komplo Teorileri
8
Komplo teorileri bir kaçış mı?
6
Yapay Zeka
12
Ruh kağıda dökülebilir mi?
7
Aşk
11
Aşk geçici bir yanılsama mıdır?
8
Sanat
12
Sanatçı diye bir profesyonele ihtiyacımız var mı?

Görüldüğü gibi 85 kişi aktif olarak tartışmalara katılsa da kalan 12 kişilik Roninler grubu ortalıkta faydasızca dolanıyor ve açıkça söylemeseler de çabalarımızın hiçbir işe yaramayacağına inandıklarını belli ediyorlar. Diğer 85 kişi içindeki nihilisti dizginlemeyi becerse de Roninler buna pek yanaşmıyorlar ve buraya çalışmaya gelmediklerini, düşünmek istediklerini söyleyip tarlalarda ve tepelerde geziniyor, üçlü dörtlü gruplar halinde sohbet ediyor, ‘her şey anlamsız’ diye gezinip bulaşığa bile yardım etmeyen ergenleri oynuyorlar. Tüm grubu toplayıp onları çıkartmak da mümkün değil çünkü neredeyse hepsi sevimli hergeleler, oybirliğini sağlamak mümkün görünmüyor, bazıları var ki ben bile aramızdan gitmesini istemiyorum, örneğin Halil. Belki de onlara Hasan Abi’nin önerdiği gibi “Özgürlük” adlı bir grup açıp “İnsan özgür olabilir mi?” konusunu tartışmalarını sağlamak lazım, ama kendilerinde böyle bir eğilim yok. Yahut “anlam nedir?” gibisinden çözümü olmayan bir sorunu kucaklarına atıp onları seyretmeliyiz.

1 yorum:

  1. "Ancak benim gibi içinde bir anne taşıyan adamlar çocukların sırtına havlu koymadan duramazlar" cinsiyetçi bir ayrımdan daha çok annelik üzerinde durulması ne kadar güzel durmuş romanda. Ve önemli de bir tespit bu: İçinde anne taşıyan adamlar!

    YanıtlaSil