İşin sıkıcı yönü şu, üç gün önce
yaptığımız toplantıda tüm bu çiftliklerin birbirine nasıl bağlı olacağını
konuştuğumuzda Osman Abi tüm arazilerin vakfa kiralanmasını ve vakfın bir tür
şemsiye oluşturmasını önerdi ve bu fikir kabul gördü. Her üç çiftlik de aynı
manifestoyu benimsemiş olsa da farklı hukuki yapılara sahip olması birleşip
güçlenmemizi engelleyebilirdi, kardeşliğimizin altını belirgin biçimde çizmek
en doğrusu olacaktı. Ancak arazileri vakıf satın alırsa bin türlü söylenti
çıkabilirdi, o yüzden en iyisi mülkiyetin asıl sahiplerde kalmasıydı. Ancak bu
karar bir sürü sıkıcı bürokratik işlemi de gerektiriyor ve ben diğer kampları
görmeyi çok istesem de vakıflarla ilgili kanunları bilen avukatlarla toplantılara
girmeye, noterlere gitmeye, tarımı çok iyi bilse de çok sayıda insanla ve
devletle baş etmeye hiç alışık olmayan Bahadır'a bu konularda yardım etmeye pek
istekli değilim. Üstelik Sevda da gitmek isteyip istemediğine dair hiç renk
vermiyor.
Burada, Pamukova’da işlerin çoktan
yoluna girmiş olduğunu düşünebilirsiniz, benim boşuna telaşlandığımı veya
kendime gereğinden büyük bir önem atfettiğimi de. Haklı da olabilirsiniz. Ancak
benim gibi içinde bir anne taşıyan adamlar çocukların sırtına havlu koymadan
duramazlar, oraya gitseler burayı, burada kalsalar orayı düşünüp endişe etmeden
duramazlar. Şu anda çiftliğimizde ciddi bir sorun olmasa da kontrolümüzdeki
toprakların tümünün işlenmesi veya köylüye kiralanması gerekiyor, ‘düşünmeyi’
öğrensinler diye olabildiğince serbest bıraktığımız tartışma gruplarının bu
dağınık halinin biraz disipline ihtiyacı var ve en önemlisi tembellerle ve kavgacılarla
başa çıkmak gerekiyor.
Bazen her hafta başka konuları
tartışmak için bir araya gelseler de Roninler dışında kalan yaklaşık 85 kişi kendi
tartışma gruplarını iyice benimsemiş gibi görünüyor. Temel başlıkların oluşmaya
başlaması beni sevindirse de hiçbir grup ciddi ilerleme raporları gönderemiyor
son iki aydır; raporları mı savsaklıyorlar yoksa kendi konularında ilerlemeyi
mi beceremiyorlar bilmiyorum.
Grup No.
|
Grup Adı
|
Kişi
|
Güncel Soru/Konu
|
1
|
Temel Felsefe
|
9
|
Yeni, güncel, dünyayı açıklayan bir felsefe oluşturulabilir
mi?
|
2
|
Ekonomi 101
|
12
|
Mal ve hizmetin değiş-tokuş değeri nasıl
hesaplanmalı? Paranın karşılığı nedir?
|
3
|
İsteyin-Çalalım
|
9
|
Dışarıdan gelen istekler
|
4
|
Devrimciler
|
12
|
İdealistler devrim yapabilir mi?
|
5
|
Komplo Teorileri
|
8
|
Komplo teorileri bir kaçış mı?
|
6
|
Yapay Zeka
|
12
|
Ruh kağıda dökülebilir mi?
|
7
|
Aşk
|
11
|
Aşk geçici bir yanılsama mıdır?
|
8
|
Sanat
|
12
|
Sanatçı diye bir profesyonele ihtiyacımız
var mı?
|
Görüldüğü gibi 85 kişi aktif olarak tartışmalara
katılsa da kalan 12 kişilik Roninler grubu ortalıkta faydasızca dolanıyor ve açıkça
söylemeseler de çabalarımızın hiçbir işe yaramayacağına inandıklarını belli
ediyorlar. Diğer 85 kişi içindeki nihilisti dizginlemeyi becerse de Roninler
buna pek yanaşmıyorlar ve buraya çalışmaya gelmediklerini, düşünmek
istediklerini söyleyip tarlalarda ve tepelerde geziniyor, üçlü dörtlü gruplar
halinde sohbet ediyor, ‘her şey anlamsız’ diye gezinip bulaşığa bile yardım
etmeyen ergenleri oynuyorlar. Tüm grubu toplayıp onları çıkartmak da mümkün
değil çünkü neredeyse hepsi sevimli hergeleler, oybirliğini sağlamak mümkün
görünmüyor, bazıları var ki ben bile aramızdan gitmesini istemiyorum, örneğin
Halil. Belki de onlara Hasan Abi’nin önerdiği gibi “Özgürlük” adlı bir grup
açıp “İnsan özgür olabilir mi?” konusunu tartışmalarını sağlamak lazım, ama
kendilerinde böyle bir eğilim yok. Yahut “anlam nedir?” gibisinden çözümü
olmayan bir sorunu kucaklarına atıp onları seyretmeliyiz.