26 Mart 2012 Pazartesi

1

"Köklere geri dönemezsin, ancak köklerin kendisi olabilirsin. İnsanlar bir yaprak oldukları halde köklere geri dönebileceklerini sanıyorlar. Sonunda daldan düşüveriyorsun, ancak böyle dönebiliyorsun. Oysa köklerin ta kendisi olmalıyız" Bob Marley

Cehennemde bana gülecekler. Gülecekler ve ben hiçbir şey yapamayacağım, çünkü artık bütün hesaplar görülmüş, defterler kapanmış olacak; yeni bir günah işlemeye, yeni bir kavga başlatmaya hakkımız olacağını sanmıyorum. Zaten böyle bir şansım olsa bile gelmiş geçmiş bütün kötülerin en beceriksizi, en talihsizi, en iyiye niyetlenip kötüsünü yapmış kişisi olarak kavgada galip gelmem pek muhtemel görünmüyor.

Cehennemde bana gülecekler. Kendi işledikleri suçları, yaktıkları canları, gasp ettikleri hakları düşünüp kendilerine acırlarken, günahlarının kefaretini öderlerken bir fırsat bulurlarsa eğer, bana bakacaklar ve gülecekler. “Ne bakıyorsun?” diyemeyecek kadar kendi azabımla meşgul olsam da uzaktan bana bakıp güldüklerini, daha da kötüsü bana acıdıklarını içten içe bileceğim. Daha fazla yanacak canım, ruhumun ıstırabı daha da artacak.

Cehennemde bana gülecekler. Gülecekler, çünkü hepsi başarıları nedeniyle orada olacak. Gülecekler, çünkü tüm kötülerin ortak yanı başarılarıdır. Cennette, iyi şeyler yapmaya niyetlenip başarısız olmuş kişilerle iyilikte başarılı olmuş, bayrağı daha yukarı taşımış olanlar kol kola oturacak belki; ama cehennem başarılılara tahsis edilmiştir. Ancak gözünü karartıp kalplerindeki karanlık planları başarıyla gerçekleştirenler “kötü” olarak anılmaya hak kazanır ve cehennemin yolunu tutar sırası geldiğinde. Ben ise, zamanım geldiğinde, bilerek, isteyerek, kasıtlı biçimde değil, sebep olduklarım yüzünden katılacağım aralarına.

Cehennemde bana gülecekler. Kendi kendime bunu söyleyip duruyorum. Parlak bir fikirmişçesine aklıma gelip acı acı gülümsememe neden olduğundan beri aklımdan çıkmıyor bu üç kelime. Sürekli bunu tekrarlarken buluyorum kendimi; en alakasız zamanda, mesela mutfak tezgâhında biber doğrarken geliyor aklıma. Kaç gündür zaten şu üç kelimeyi bir süre kafamdan kovmadan uyku muyku yok bana, ama aynaya her baktığımda, klozete her oturduğumda, kısacası her yalnız kaldığımda aynı şeyleri söylüyorum kendime: "Cehennemde bana gülecekler!"

Cehennemde bana gülecekler. Tek başlarına veya birkaç kişi bir araya gelip parmaklarıyla beni göstererek. Anırırcasına, haykırarak, ağızlarından aktığı anda buharlaşan salyalarıyla, pis pis gülecekler. Dünyadan bildiğimiz anlamda bir vücutları olmayacak belki; ama o kadar acı çekmeye yazgılı olduklarına göre haykıracak bir ağızları olacak mutlaka. Birbirlerine acılarını ve pişmanlıklarını duyurmak için kullandıkları o ağızları kullanıp bana gülecekler.

Cehennemde bana gülecekler. Benim ise bunu durdurmak için yapabileceğim hiçbir şey yok. Varsa da ben bulamıyorum. Bugün öyle bir hızla yuvarlanıyorum ki tutunmak, durmak, hatta yavaşlamak mümkün değil benim için. Tutunup kendimi durdurabileceğim bir dal bulabileceğime dair tüm ümitlerimi kaybettim; durup düşünmek ve bir çözüm bulmak için bir an durma lüksüne veya kendimi öldürüp uçurumun daha da derinlerine inmeden oyundan çıkma fırsatına bile sahip değilim. Çabaladıkça batmak nedir, ilk elden öğreniyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder