"Pamukova'daki çiftliği duymayan kaldı mı bilmiyorum, hele de
şu son sözüm ona bildirilerinden
sonra. Tutarsızlıkları, saçmalıkları ve ilkelliği kutsamalarına rağmen onları
eksantrik bulmakta zorlanmıyordum birkaç gün öncesine kadar, ülkemizin
demokratik gelişimi sayesinde sesini duyurabilme fırsatı bulmuş farklı bir
"renk" olarak görüyordum onları. Ama internet üzerinden yayınladıkları
son bildiri hem ne kadar dengesiz hem de ne kadar tehlikeli olduklarını gözler
önüne sermek için yeterli.
Onların borazanı olmaya niyetim yok, o yüzden size ne
sitelerinin adresini vereceğim ne de metinlerinden uzun uzun alıntı yapacağım
burada. Ama radyosu, televizyonu, telefonu olmayan bir komün kurup internetten
millete akıl vermelerine, istedikleri gibi provokasyon yapmalarına da müsaade
etmemek lazım!
Kendilerine izole bir hayat kurmak isteyen hastalıklı,
marazlı insanların, uyumsuzların, hatta başarısızların, sapkınların dağ başına
çekilmeleri hiç de yeni değildir insanlık tarihinde. Orman kanunundan kurtulup
medeni kanunlar ihdas eden insanlığın ilerleyişine uyamayanlar, safralar her
zaman olagelmiştir. 300-500 yıl önce olsa kılıçtan geçirilecek bu sapkınlar
bugün baskı görmeden kendi arazisinde yaşayabiliyorsa, hatta düşüncelerini
serbestçe açıklayabiliyorsa bunun sebebi o beğenmedikleri uygarlıktır. Yıkmaya
çalıştıkları, kelimeleriyle saldırdıkları uygarlık.
Hayatını değiştirmek isteyenlere "daha az
harcayın" diyorlar, "tasarruf edin". Bunu da yeni bir buluş gibi
sunuyorlar. Oysa sermaye birikimi zaten serbest piyasa ekonomisinin
temellerinden birisidir, kimse insanların tasarruf özgürlüğüne karşı çıkmaz.
Ama siz ortaya çıkıp da paranın bile var olmadığı bir düzen
kurmaya çalışırken insanların kazandıkları parayı nasıl kullanacağına
karışırsanız, bunu da mutluluk hayalinizi "satmak" için kullanırsanız
birileri gelip size yakışan cevabı verir! Bugün ülkeyi 1930'lardaki gibi
yönetmeye niyetlenenlerin muhalefetiyle uğraşırken şimdi de binlerce yıl geri
gitmeye niyetlenen geri kafalılar mı çıktı başımıza?
Paranın olmadığı,
insanın insana üstün olmadığı, mülkiyetin ve zenginliğin olmadığı, işe yaramaz
ve eski anarşist ideolojinizle, kimin kiminle ne yaptığı belli olmayan o
çiftliğinizle, kulağa hoş gelen ama gerçek dünyada hiçbir karşılığı olmayan ham
hayallerinizle bu ülkenin gelişmesine, sanayileşmesine, zenginleşmesine engel
olarak mı mutlu edeceksiniz sizden bir umut bekleyen insanları? Üretmeyen, tüketmeyen,
bir lokma bir hırka isteyerek yaşayan bir halkın fakirleşip güçsüzleşeceğini,
sonunda da köleleşeceğini göremeyecek kadar körleştiniz mi dağ başlarında?
Emin olun ki dağa çıkıp ellerinde silahla devrim yapmaya
niyetlenenler ile bu geri kafalılar arasındaki tek fark bu zavallıların eline
silah almayı beceremeyecek kadar korkak ve beceriksiz olmasıdır. İlki bugün
ovaya inecek kadar akıllanmış olsa da, ikincisi kendi kültünü yaratmak için
elinden geleni yapmaktadır.
Onlara söylenecek tek bir şey var:
Alem Mersin'e giderken siz tersine gitmekte ısrar eder, kara
propagandanıza devam ederseniz, gerçeklere gözünüzü kapatırsanız, Hammurabi
olmaya çalışırken David Koresh'e dönüşürsünüz!"